madde
stringlengths
1
118
anlam
stringlengths
2
463
acırga
Yaban turpu
acı sakız
Çam sakızı
acısız
Tadı acı olmayan
acı söz insanı dininden çıkarır
`insanın gururunu inciten söz, o kimseyi kötü davranışlarda bulunmaya yöneltir` anlamında kullanılan bir söz
acı söz
Kişinin onuruna dokunan, gönlünü inciten söz
acı su
İçindeki minerallerin etkisiyle tadı sert olan kuyu veya pınar suyu
acı tatlı
Şöyle böyle
acıtma
Acıtmak işi
acıtmak
Acılık vermek
acı yavşan
Tüylü dalak otu
ağrı yitimi
Ağrıya karşı duyarlılığın olmayışı, ağrı kesimi, analjezi
acı yonca
Kızılkantarongillerden, bataklık yerlerde yetişen, kötü kokulu ve çok acı olan yaprakları hekimlikte kullanılan bir bitki (Menyanthes trifoliata)
acibe
Görülmemiş, alışılmamış, şaşılacak veya yadırganacak şey
acil
Hemen yapılması gereken, ivedi, ivedili, evgin, müstacel
acil şifalar dilemek
hastanın kısa sürede iyileşmesi dileğinde bulunmak
acilen
Çabucak
acil servis
Sağlık kuruluşlarında acilen bakılması gereken hastaların ilk bakımlarının yapıldığı yer
âcizleri
alçak gönüllülük göstermek için `ben` zamiri yerine kullanılan bir söz
âciz
Gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
âciz kalmak
çok uğraşmasına karşın bir işi yapamamak
aciz
Gücü bir işe yetmez olanın durumu, güçsüzlük
aciz içinde olmak
gücü yetmemek, becerememek
acze düşmek
çaresiz kalmak, elinden bir şey gelmemek
âcizane
Söz söyleyen kimsenin, kendi yaptıklarını abartmamak için kullandığı `âcizlere yakışacak bir biçimde` anlamında kullanılan bir nezaket sözü
âcizlik
Beceriksizlik, güçsüzlük
acul
Aceleci
acun
Dünya
acur
Kabakgillerden, kabuğu çizgili ve tüylü, yeşil veya sarımtırak, üzeri yeşil lekeli, irice bir meyve (Cucumis flexuosus)
acuze
Huysuz, yaşlı kadın
acyo
Herhangi bir paranın gerçek değeriyle sürüm değeri arasında veya bir ticaret senedinin üzerinde yazılı miktar ile indirimden sonraki tutarı arasında doğan fark
acyocu
Borsa veya piyasada tahvil için çeşitli hileler uygulayan, dolaplar çeviren kimse
açın gözü ekmek teknesinde olur
`kişinin tek düşüncesi, yaşaması için gerekli olan şeyi elde etmektir` anlamında kullanılan bir söz
aç kurt yavrusunu yer
`aç olan karnını doyurmak için canavarlığın en kötüsünü bile yapar` anlamında kullanılan bir söz
aç susuz kalmak
yoksulluktan yaşayamayacak bir duruma gelmek
aç tavuk kendini arpa ambarında sanır
`insanlar, yokluğunu, yoksulluğunu çektikleri şeyler için olmayacak hayaller, düşler kurar` anlamında kullanılan bir söz
aç, yanından kaç
aç atansa da kaç
açın imanı olmaz
`aç olan kimseden her türlü kötülük beklenebilir` anlamında kullanılan bir söz
acından ölmek
çok acıkmak
açın koynunda ekmek durmaz
`kazancı yetmeyen kişi, eline geçeni hemen harcar, yarını için bir şey saklayamaz` anlamında kullanılan bir söz
açın kursağına çörek dayanmaz
`yoksulluk içinde bulunan kimsenin bir eksiği giderilse başka bir eksiği kendini gösterir` anlamında kullanılan bir söz
açın uykusu gelmez
`aç olan kimse, kendisine ne kadar rahatlık sağlanırsa sağlansın, dinlendirilemez` anlamında kullanılan bir söz
acından kimse ölmemiş
`kişi yoksul olabilir, işsiz ve parasız kalabilir ama aç kalamaz, mutlaka bir geçim yolu bulur` anlamında kullanılan bir söz
aç kurt gibi
büyük bir istekle
açın karnı doyar, gözü doymaz
`tutkulu olduğu konuda insan doyumsuzdur, yetinmek bilmez` anlamında kullanılan bir söz
aç kurt aslana saldırır
`açın gözü kararmıştır, karnını doyurmak için ölümü bile göze alarak kendisinden kat kat güçlü olan yaratıklarla boğuşur` anlamında kullanılan bir söz
aç ne yemez, tok ne demez
`yoksul kimse eline geçen şeyin iyisine kötüsüne bakmaz, varlıklı kişi ise en güzel şeylerde bile kusur bulur` anlamında kullanılan bir söz
aç kalmak
karnını doyuramamak
aç açık kalmak
yoksulluk içinde, evsiz barksız kalmak
aç aç ile yatınca arada dilenci doğar
`karı koca yoksul olursa bunların çocukları da yoksul olur` anlamında kullanılan bir söz
aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez
`aç hiçbir mazeretle susturulamaz, çocuk da istediği şeyi hemen elde etmek ister` anlamında kullanılan bir söz
aç at yol almaz, aç it av almaz
`iş gördürdüğünüz kimselerin haklarını tam olarak vermezseniz kendilerinden yararlanamazsınız` anlamında kullanılan bir söz
aç ayı oynamaz
`kendisinden iş beklenilen kimseden emeğinin karşılığı esirgenmemelidir` anlamında kullanılan bir söz
aç bırakmak
yiyecek vermeyerek karnını doyurmasına engel olmak
aç elini kora sokar
`aç insan, geçimini sağlamak için kendisini her türlü tehlikeye atar` anlamında kullanılan bir söz
aç doyurmak
yoksulları beslemek
aç esner, âşık gerinir
`herkes içinde bulunduğu koşula göre davranır` anlamında kullanılan bir söz
aç gezmektense tok ölmek yeğdir
`yoksulluk ölümden de beterdir` anlamında kullanılan bir söz
Yemek yemesi gereken, tok karşıtı
aç ile dost olayım diyen peşin karnını doyursun
`ilişki kuracağımız kimsenin sağlama olanağı bulunmayan şeyi, ona güvenmeden kendimiz sağlamalıyız` anlamında kullanılan bir söz
aç ile eceli gelen söyleşir
`açın gözü hiçbir şeyi görmez, karnını doyurabilmek için kendisine güçlük çıkaran bir kimseyi öldürebilir` anlamında kullanılan bir söz
aç doymam, tok acıkmam sanır
`aç insan elde ettiğinden çoğunu ister, varlıklı insan ise daha fazlasını ister` anlamında kullanılan bir söz
aç köpek fırın deler
`aç kimse karnını doyurmak için önüne çıkan engellerin tamamını aşar ve isteğini elde eder` anlamında kullanılan bir söz
açacak
Şişelenmiş bazı içeceklerin kapaklarını açmaya yarayan araç
açelya
Kokusuz, güzel renkli çiçekler açan bir bitki (Rhododendron)
açan
Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı, büken karşıtı
açar
Anahtar
aç biilaç
Aç ve bakımsız bir biçimde
açgözlü
Mala, yiyeceğe ve içeceğe doymak bilmeyen, açgöz, gözü aç, doymaz, gözü doymaz, tamahkâr, haris, hırslı, tokgözlü karşıtı
açgözlülük
Açgözlü olma durumu, doymazlık, gözü doymazlık, harislik, tamahkârlık, tamah
açgözlülük etmek
bir şeye karşı aşırı istek duymak, doyumsuzca davranmak, tamahkârlık etmek
açı
Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye
açığa çıkarmak
ortaya çıkarmak, gözler önüne sermek, anlaşılır duruma getirmek
açığa çıkmak
belli olmak, anlaşılmak
açığa vurmak
belli etmek, ortaya çıkarmak
açığı çıkmak
saklamakla görevli bulunduğu paranın veya malın eksik olduğu anlaşılmak
açığını kapamak (veya kapatmak)
eksiğinin veya küçük düşürücü durumunun anlaşılmamasını sağlamak
açığını bulmak
kasıtlı olarak yaptığı yanlışı veya hileyi yakalamak
açıkta bırakmak
iş ve görev vermemek
açığa çıkarmak
ikiden fazla elementin birleşim işlemi sonrasında atom değerleri yüzünden dışarıda element kalmak
açıkta kalmak (veya olmak)
iş ve görev bulamamak
açığını aramak
birinin yaptığı işte hile, yanlış veya usulsüzlük aramak
açığa çıkarmak
işinden çıkarmak
açık ağız aç kalmaz
`isteklerini uygun bir biçimde söylemesini bilen kimse, onları önünde sonunda elde eder` anlamında kullanılan bir söz
açık vermek
geliri, giderini karşılamamak
açık düşmek
herhangi bir sebeple bir filodan veya istenilen yerden uzakta kalmak
açık etmek
sırrını açığa vurmak, ele vermek
açık kapamak
bütçenin gider fazlasını, para sağlayarak ortadan kaldırmak
açık kapı bırakmak
gereğinde, bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak
açık
Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı
açık olmak
dürüst davranmak
açık olmak
her zaman iyi karşılanmak
açık söylemek
anlaşılmayan yön bırakmadan anlatmak
açık tutmak
bir iş yerinin çalışır durumunu sürdürmek
açık konuşmak
gerçeği çekinmeden söylemek
açık yaraya tuz ekilmez
`acısı henüz taze olan bir kimsenin üzüntüsü, birtakım söz ve davranışlarla artırılmamalıdır` anlamında kullanılan bir söz
açık açık
Saklamaksızın
açıkağız
Turpgillerden bir bitki (Hesperis acris)
açık ağızlı
Aptal, sersem, ahmak
açık artırma
Bir malın satışında alıcılar arasında fiyat artırma yarışına dayanan satış biçimi, artırma, müzayede
açık bilet
Tarihi kararlaştırılmamış yolculuklarda kullanılmak üzere belirli bir dönem için geçerli olan bilet