madde
stringlengths
1
118
anlam
stringlengths
2
463
açılış
Açılma işi
açılış konuşması
Herhangi bir kurum, kuruluş, mağaza vb.nin açılması sırasında yapılan konuşma
açılış töreni
Bir açılışı kutlamak için yapılan toplantı
açılma
Açılmak işi
açılmak
Açma işine konu olmak
açılan solar, ağlayan güler
`hiçbir durum olduğu gibi kalmaz, gün gelir tersine döner` anlamında kullanılan bir söz
açılıp saçılmak
kadın açık saçık giyinmeye başlamak
açım
Açma, açılış, küşat
açımlama
Açımlamak işi, teşrih, şerh
açımlamak
Bir sorunu veya konuyu ele alıp en ince noktasına kadar gözden geçirerek anlatmak, şerh etmek, teşrih etmek
açımlanma
Açımlanmak işi
açımlanmak
Açımlama işine konu olmak
açındırma
Açındırmak işi
açındırmak
Açınmasını sağlamak
açınım
Açınma işi, inkişaf
açınma
Açınmak işi
açınmak
Gelişmek
açınsama
Açınsamak işi, istikşaf
açınsamak
Bir yerin özelliklerini ortaya çıkarmak için araştırma ve inceleme yapmak, istikşaf etmek
açıortay
Bir açıyı, ölçüleri birbirine eşit olan iki açısal bölgeye ayıran doğru parçası
açıortay düzlemi
İki düzlemli bir açıyı iki komşu ve eşit açıya bölen düzlem
açıölçer
İletki
açı ölçüm
Açı ölçmede söz konusu olan yöntem ve teknik
açısal
Açı ile ilgili, zaviyevi
açısal bölge
Açı ile iç bölgesinin birleşiminden oluşan düzlem parçası
açısal çap
Ay, Güneş vb. gök cisminin çapını gözlemciden gören açı
açısal hız
Hareket eden bir cismi duran bir noktaya birleştiren doğru parçasının birim zamanda taradığı açı
açısal ivme
Açısal hızın birim zamanda değişen niceliği
açısal sapma
Belli bir açı düzeyinde gerçekleşen sapma
açısal uzaklık
İki cismi gözlemciye birleştiren doğrular arasındaki açı
açısal yol
Hareket eden cismin birim zamanda gözlemciye göre aldığı yol
açış
Açma işi
açış konuşması
Bir töreni, bir toplantıyı başlatmak için yapılan konuşma
açıt
Bir duvarda kapı, pencere, kemerleme vb. bölümler için bırakılmış açıklık
açkı
Bir cismin yüzeyi üzerinde sert bir madde veya bir araç sürterek onu düzleştirip parlatma, perdah
açkıcı
Açkı yapan kimse, perdahçı
açkılama
Açkılamak işi
açkılamak
Açkı ile parlatmak
açkılanma
Açkılanmak işi
açkılanmak
Açkı yapılmak, perdahlanmak
açkılatma
Açkılatmak işi
açkılatmak
Açkı işi yaptırmak, perdahlatmak
açkılı
Açkı yapılmış, perdahlanmış, perdahlı
açkısız
Açkı yapılmamış, perdahlanmamış, perdahsız
açlıktan ölmeyecek kadar
çok az
açlıktan ölmek
dayanılmaz derecede acıkmak, çok acıkmak
açlıktan imanı gevremek
çok acıkmak
açlıktan nefesi kokmak
yoksulluk içinde bulunmak
açlığını bastırmak (veya gidermek veya öldürmek)
açlık duygusunu yatıştırmak
açlık ile tokluğun arası yarım yufka
`yoksul olan buna üzülmemelidir, küçücük bir şey bile en büyük ihtiyacı gidermeye yeter` anlamında kullanılan bir söz
açlık çekmek
yoksulluk içinde bulunmak
açlık
Aç olma durumu
açlıktan gözü (veya gözleri) dönmek (veya kararmak)
çok acıkmak
açlık grevi
Kendisine veya başkalarına yapılan bir haksızlığı protesto için bir kimsenin aç durarak gösterdiği tepki
açma
Açmak işi
açmacı
Açma yapan veya satan kimse
açmak
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek
aç gözünü, açarlar gözünü
`yaptığın işlerde uyanık davranmazsan çok kötü durumlarla karşılaşır, gözünü dört açmak zorunda kalırsın` anlamında kullanılan bir söz
açma sırrını dostuna, o da söyler dostuna
sırrını açma dostuna, o da söyler dostuna
açtı ağzını, yumdu gözünü
`öfkelenerek veya kızarak ağır sözler söyledi` anlamında kullanılan bir söz
açmalık
Kiri çıkarmak veya eşyayı iyice temizlemek için kullanılan her türlü madde
açmaza getirmek (veya düşürmek)
düzen, hile yapmak, bir kimseyi oyuna getirmek, zor duruma sokmak
açmaza düşmek
içinden çıkılması güç durumda kalmak
açmaz
Satranç oyununda şahı koruyan taşlardan birinin yerinden oynatılamaması durumu
açmaz halatı
Gemilerin limana bağlanması ve sahilden esecek rüzgârla rıhtımdan uzaklaşmaması için baş, kıç çizgisine dikey olarak bağlanan kısa halat
açmazlık
Açmaz olma durumu
açtırma
Açtırmak işi
açtırmak
Açma işini yaptırmak
açtırma ağzımı
`kötü bir söz söylememe fırsat verme` anlamında kullanılan bir söz
açtırma kutuyu, söyletme kötüyü
`kendin hakkındaki kötü düşüncelerimi veya bildiklerimi bana söyletme` anlamında kullanılan bir söz
adı kötüye çıkmak
ünü kötü olarak yayılmak
adı olmak
gereksiz, yersiz ünü olmak
adı (bile) olmamak
değeri olmamak
adı var
beklenilen, istenilen özelliklere sahip olmayan
adını ağzına almamak
dargınlık, kırgınlık, kızgınlık vb. sebeple bir kimseden söz etmemek
adını anmak
birinden, bir şeyden söz etmek
adını ...-ye çıkarmak
bir kişinin sahip olmadığı niteliklerle tanınmasına yol açmak
adını çıkarmak
kişi hakkında kötü bir niyetle asılsız söylentiler yaymak
adı karışmak
kötü bir işle birinin ilgisi bulunduğu söylenilmek
adını koymak
karşılığını veya fiyatını kararlaştırmak
adını kirletmek (veya lekelemek)
birinin adının kötüye çıkmasına yol açmak
adını taşımak
birinin adıyla anılmak
adını vermek
birinin adını söylemek
adını bağışlamak
kendi adını başka bir kimseye söylemek
adı kalmak
bir kimse veya bir şey öldükten, ortadan çekildikten sonra dillerde yalnız adı dolaşmak
adını ağzına abdestle almak
bir kişiyi anarken çok saygılı davranmak
adı gibi bilmek
çok iyi bilmek
ad almak
kendisine ad verilmek
ad çekmek
iki veya daha çok aday arasında bir sıralama, bir ayırma yapılacağı zaman her birinde bir tek ad yazılı kâğıtları bir araya getirip karıştırdıktan sonra birini çekerek veya özel bir bilgisayar yazılımıyla adları belirlemek
ad koymak
adlandırmak
ad takmak
adlandırmak
ad vermek
adlandırmak
ad yapmak
bir alanda ün kazanmak, ün almak
adı batası (veya batasıca)
`yok olası` anlamında kullanılan bir ilenme sözü
ad
Bir kimseyi, bir şeyi anlatmaya, tanımlamaya, açıklamaya, bildirmeye yarayan söz, isim, nam
adı bile okunmamak
birine veya bir şeye hiç önem verilmemek
adı batmak
sevilmeyen bir şey veya kimse unutulmak, adı anılmaz olmak, artık sözü edilmemek
adı geçmek
anılmak, söz konusu olmak, ismi geçmek
adı duyulmak
tanınmak, ünlenmek
adı kaldırılmak
anılmaz olmak, silinip gitmek