madde
stringlengths 1
118
⌀ | anlam
stringlengths 2
463
|
---|---|
adı çıkmış dokuza, inmez sekize | `birinin bir kere adı çıktıktan sonra onun hakkındaki yaygın inanç artık kolay kolay düzelemez` anlamında kullanılan bir söz |
adı deliye çıkmak | deli olmadığı hâlde deli olarak tanınmak |
adı çıkmak | kötü bir ün kazanmak |
ad | Sayma |
ada | Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire |
ada gibi | pek büyük (gemi) |
ada balığı | Amber balığı |
adabımuaşeret | Görgü kuralları |
ada çayı | Ballıbabagillerden, yurdumuzda çok yetişen tüylü ve beyazımtırak yaprakları olan güzel kokulu bir bitki, dağ çayı (Salvia officinalis) |
adak adamak | bir dileğin gerçekleşmesi amacıyla kurban kesip yoksullara dağıtmak veya kutsal olduğuna inanılan bir güce niyette bulunmak |
adak | Adanılan şey, nezir |
adaklama | Adaklamak işi |
adaklamak | Küçük çocuk yürümeye başlamak |
adaklanmak | Nişanlanmak |
adaklı | Adağı olan, adak adamış olan |
adaklık | Adak adanan yer |
adaksız | Adağı olmayan, adak adamamış olan |
adale | Kas |
adaleli | Kaslı |
adalesiz | Kassız |
adalet | Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe |
adalet dağıtmak | kanunların saydığı hakları sahiplerine vermek |
adalete teslim etmek | sanığı, adalet işleriyle uğraşan kuruluşa götürmek |
adalete teslim olmak | sanık, adalet işleriyle uğraşan kuruluşa gidip hakkında gerekli işlemin yapılmasını istemek |
adaletine sığınmak | birinden anlayış, hoşgörü, yakınlık beklemek |
adalet kapısı | Hak ve hukukun aranacağı yer |
adaletli | Adil |
adalet mahkemesi | Adliye mahkemesi |
adalet örgütü | Adliye teşkilatı |
adalet sarayı | Mahkemelerin bulunduğu büyük yapı |
adaletsiz | Adalete aykırı düşen (şey) |
adaletsizlik | Adalete aykırı olma durumu |
adalı | Ada halkından olan (kimse) |
adama benzemek (veya dönmek) | giyim kuşamıyla, davranışlarıyla insana yakışır bir biçim almak |
adam sanmak | karşısındakine olduğundan fazla değer verme yanlışına düşmek |
adam sen de! | bir işin önemsenmediğini anlatmak için söylenen bir söz |
adam sırasına geçmek (veya girmek) | daha önce toplumda önemli bir yeri veya özel bir değeri yokken artık kendisine önem ve değer verilmek |
adam yerine (veya hesabına) koymak | adamdan saymak, varlığını kabul etmek |
adam olmak | gelişmek, büyümek |
adamına göre | kişiler arasında ayrıcalık gözeterek |
adamın iyisi işbaşında (veya alışverişte) belli olur | `bir kişinin iyi ve becerikli olduğu yaptığı işlerden anlaşılır` anlamında kullanılan bir söz |
adamın kötüsü olmaz, meğer züğürt ola | `toplum içinde herkesin bir değeri vardır ancak züğürtlere değer verilmez` anlamında kullanılan bir söz |
adamın yere bakanından, suyun yavaş akanından kork | `duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir` anlamında kullanılan bir söz |
adamı | bir işi en iyi yapan |
adamın adı çıkacağına canı çıksın | insanın adı çıkacağına canı çıksın |
adamdan saymak | bir kimseye gereğinden fazla değer vermek, saygı duymak |
adam olana çok bile | layık olmadığı, hak etmediği hâlde kişinin beklentisi daha fazla olduğu durumlarda kullanılan bir söz |
adam değilim | `herhangi bir durumun gerçekleşmemesi durumunda, kendisinin insan sayılamayacağı` anlamında kullanılan bir söz |
adam olacak çocuk bokundan belli olur | `bir kimsenin yeni başladığı işte usta olup olamayacağı ilk davranışlarından anlaşılır` anlamında kullanılan bir söz |
adam | İnsan |
adam almamak | son derece kalabalık olmak |
adam adama gerek olur | `insanların birbirlerine her zaman gereksinimleri olur` anlamında kullanılan bir söz |
adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil | `konuğumuzdan veya yanımıza bir iş için gelen kimseden yüksünmemeliyiz çünkü onlar yanımızda sürekli olarak kalmazlar` anlamında kullanılan bir söz |
adam adamdan korkmaz, utanır | `insanları ahlaklı davranmaya iten korku değil, küçük görülme duygusudur` anlamında kullanılan bir söz |
adam adamı bir kez aldatır | `bir kimse başka bir kimseyi ancak bir kez aldatabilir, diğeri bir daha aldatmasına izin vermez` anlamında kullanılan bir söz |
adam olana bir söz yeter | `anlayışlı olan kimse için bir şeyin bir kez söylenmesi yeterli olur` anlamında kullanılan bir söz |
adam etmek | eğitmek, yetiştirmek, topluma yararlı duruma getirmek |
adam kullanmak | birini çalıştırmasını bilmek |
adam içine karışmak | bir topluluğa girmek, kendisine değer verilir olmak |
adam beğenmemek | herkesi değersiz görmek |
adam gibi | terbiyeli, akıllı uslu |
adam içine çıkmak | topluluğa karışmak, insanların bulunduğu yerlere gitmek, eşe dosta gitmek |
adama | Adamak işi |
adamak | Bir dileğin gerçekleşmesi amacıyla kutsal olduğuna inanılan bir güce niyette bulunmak, nezretmek |
ada bana, adayım sana | `sen bir kimse için fedakârlıkta bulunursan o da senin için fedakârlıkta bulunur` anlamında kullanılan bir söz |
adamakla mal tükenmez | yardım sözle değil gerçekten fedakârlık yapılarak gerçekleştirilir |
adamak kolay, ödemek zordur | `söz vermek kolaydır ancak o sözü yerine getirmek zordur` anlamında kullanılan bir söz |
adamakıllı | Gereğinden çok, iyice, bir güzel, bir temiz |
adam boyu | Yaklaşık bir adam boyunda olan |
adamca | İnsana yaraşır bir biçimde, adamcasına |
adamcağız | Kendisine sevgi veya acıma duyulan erkek |
adamcasına | Adamca |
adamcık | Kendisine acınılan kimse |
adamcıl | İnsandan ürkmeyen, insana alışmış olan, insana sokulan, sıcakkanlı, munis |
adamcıllık | Adamcıl olma durumu |
adamkökü | Adamotu |
adamlık | İnsanlık |
adamlık sende kalsın | `karşı taraf iyilik bilmese de sen yine iyilik et` anlamında kullanılan bir söz |
adamotu | Patlıcangillerden, geniş yapraklı, mavi çiçekli, meyveleri sarı, çok yıllık bir bitki, kankurutan, adamkökü (Mandragora autumnalis) |
adam sarrafı | İnsanların karakterini çabuk anlayacak duruma gelmiş kimse, insan sarrafı |
adamsız | Adam olmadan |
adamsızlık | Adamsız olma durumu |
Adana kebabı | Elde kıyılarak oluşturulan kıymaya bolca acı biber katıldıktan sonra hazırlanan köftenin şişlere dizilerek kömür ateşinde pişirilmesiyle yapılan bir yemek türü |
adanma | Adanmak işi |
adanmak | Adama işine konu olmak |
adap | Töre |
adap erkân | Yol yordam |
adaptasyon | Uyarlama |
adapte olunmak | uyarlanmak |
adapte olmak | uymak |
adapte etmek | uyarlamak |
adapte | Uyarlanmış |
adaptör | Bir aletin çapları birbirinden farklı olan parçalarından birini ötekine geçirebilmek için yararlanılan bağlayıcı |
ada soğanı | Zambakgillerden, soğanından ilaç olarak yararlanılan birtakım maddeler elde edilen çok yıllık bir bitki (Urginea maritima) |
adaş | Adları aynı olanlardan her biri |
adaşlık | Adaş olma, aynı adı taşıma durumu |
ada tavşanı | Evcil cinsleri de olan, tavşana yakın bir kemirici memeli, yaban tavşanı (Oryctolagus cuniculus) |
ada tepe | Genellikle tropikal bölgelerde görülen ve çevresindeki alçak alanlar üzerinde dik yamaçlarla bir ada gibi yükselen, aşınımdan dolayı ortaya çıkmış tepe |
adatma | Adatmak işi |
adatmak | Adama işini yaptırmak |